Merhaba Sevgilim

Merhaba Sevgilim,

Bu mektubu yıllar sonrasından yazıyorum sana sevgilim. Yani gelecekten... O yüzden şaşırma girişteki "Sevgilim" hitabımdan. O kadar eminim ki senin benim "hayatımın kadını" olduğuna; çekinmeden, utanmadan bunu sana rahatlıkla sarfedebiliyorum şu anda. Bunu sana yıllar önce de söyledim, içimden, halimle, tavrımla, gözlerimle söyledim. Bunca zamandır bekledim. Bekledim, çünkü bunu dile getirdiğimde karşılık bulup bulmayacağı konusunda endişelerim vardı. Hazır değildim, hazır değildik. Benim emin olmam için varlığın yeterliyken, senin emin olman için beraber geçireceğimiz, birbirimizi tanıyacağımız, benim önümüzdeki hayatı göğüsleyebilecek olgunluğa erişmem, kısaca yıllara ihtiyacımız vardı.
Bu mektubu yıllar sonrasından yazıyorum sana sevgilim. Aradan geçen onca zamanda anladım ki insanlar aralarındaki o özel ve güzel bağa erken isim koyarak sonun başlangıcını hazırlıyorlardı istemeden. Çünkü iki insan birbirini her türlü zorluğa karşı beraber durup duramayacaklarını bilmeden bu adı veriyordu aralarındakine: "AŞK"

Bu mektubu yıllar sonrasından yazıyorum sana sevgilim. Hani seni üzdüğüm zamanlarda olmadı değil. Ama bilerek, isteyerek, sebepsiz hareketler sonucu üzmedim seni hiç. Üzüldüğünü anladığım yaptığım her ne ise geri adım attım ve aynı hatayı tekrarlamadım. Bilirsin, bir insana alışılageldiği gibi: "Tanıştığıma memnun oldum." demem hiç. Çünkü o bir kaç dakika içinde onun hakkında öğrendiklerin sadece tanışmanın başlangıcıdır. Günler, haftalar, aylar sonra: "Nereden karşıma çıktın Allah'ın belası!" derken bulabiliyor insan kendini... Neden sende böyle olmadı biliyor musun? Çünkü ben seni o kadar uzun zamandır bekliyordum ki sadece bir muhabbet sonunda: "İşte bu; hayatımın kadını, gelecekteki sevgilim, hayat arkadaşım, eşim..." diyebildim sana.

Bu mektubu yıllar sonrasından yazıyorum sana sevgilim. Hani çok mutlu olduğumuz zamanlarda olmadı değil. Bazılarını planladık, bazıları anlıktı... İnsanlar bu kadar çok mutluluğu ararken bizim sadece beraber vakit geçirmemiz bile yeterli oluyordu bunun için. Soyutlanıp, sanki dünyada kalan son iki insanız gibi davranabiliyorduk. Bana hep derdin: "Sen hala küçük bir çocuksun." diye. Aslında ben sadece hiç bu kadar mutlu olmamıştım. İnsan mutlu olduğu kadar büyüyor, acı çektiği kadar olgunlaşıyordu. Evet küçüktüm... Sebebi ise yokluğundu. Beni sen büyüttün; severek, mutlu ederek, önemseyerek...


Bu mektubu yıllar sonrasından yazıyorum sana sevgilim. Şartlanmadan, kurallar koymadan, zorlu yollardan geçip geleceğiz bu güne. Sabretmek, güvenmek ve inanmak bizim aşkımızın temelini oluşturduğundan yavaş yavaş, emin adımlarla biz olacağız. Senin yerinde olsam, bana sevmeyi böylesine öğretmişken, beni senden başkasına yâr etmezdim.

28 Yorum: